MAZİDE KALAN RAMAZAN ANILARI
- MAZİDE KALAN
RAMAZAN ANILARI-
"Ne güzelmiş eskiler, Ne güzelmiş mazide yaşanıp
kalmış hatıralar, anılar, pide kuyrukları ve Ramazan davulcuları..."
Yine uzaklara dalıp gitmişti az önce namaz kıldığı
seccadenin üzerinde. Ama haksız da değildi yani. Hüsnü Dede'nin ağzından böyle
tatlı tatlı yaşadığı Ramazan anılarını kim dinlese böyle hayale dalıp giderdi.
En son çocukken amcasının çocukları ile her iftar nasıl pide kuyruğu
beklediklerini anlatıyordu.
Ve devam etti; şimdi düşüyorum da ne kadar yorulup, zahmet çeksek de o günlerin tadı başka imiş. Şimdi hiç bir yerde yok o günlerin; sade ama bir o kadar da coşkulu havası demi Muammer ağa diyerek sözü diğer dedesine attı.
Dedeleri birbirlerine hep böyle seslenirlerdi.
Muammer Dedesi bir ah çekti ve söze başladı.
- Ne güzel dedin Hüsnü ağa. Başka ne denir ki. Ama eğer
isterseniz bende bir anımı anlatırım size dedi. Göz ucuyla torununa göz
kırparak. Böyle bir fırsat gelirde kaçar mı? Heyecanla ayağa sıçrayarak
onayladı.
-Anlat dede, hadi
anlat, çok isteriz.
Muammer ağa söze
başladı;
Hayretlerine engel olamamıştı yine. Birazcık da gıpta etmemiş değildi. Bu devirde bu imkânlarla bile böyle güzel Ramazanlar yaşayamıyorduk. Hayranlık ve masumiyet dolu bakışlarını dedelerinin üzerinde gerdirmeye başlamıştı. Derken Hüsnü Dede kendisine gelen bakışlara karşılık mizahvari bir tavırla;
- Ne o küçük afacan. Pek bir özenmişe benziyorsun. Daha
geçen " bizim yaşadığımız devir çok teknolojik" diyordun, dedi.
- Ehh, yani evet.
Diyebildi. Bu kez de dedeleri ona göz kırıyordu. Ve sanki
bir şey diyorlardı. Dedeleri hep bir ağızdan seslendi;
- Madem bu kadar özendin, yarın seninle beraber ömür boyu
unutamayacağın anılar biriktirelim.
Ve ekledi;
- Ha, bir de unutmadan seninle eskilerden yaptığımız bir
şeyi daha yapmak ister misin?
Gözleri sevinçle ışıldadı;
- Tabi ki hadi hemen lütfen.
- Bizim zamanım da televizyon gibi zımbırtılar yoktu.
Yavaşça kıkırdadı. Ama dedesine ayıp olmasın diye belli
etmedi.
- O yüzden bizde sahura kadar oyalanacak bir şey
bulamazdık. Ve erkenden yatardık. Böyle şimdiki gibi sahura kadar beklemezdik.
Sonra vakit gelince de davulcunun sesi ile uyanırdık. İstersen şimdi de
erkenden yatalım. Sonra da sahura kalkarız.
Önce heyecanı gözlerinden okunuyordu. Ama birden ışığı söndü.
Dedesi merakla sordu;
- Az önce pek mutlu görünüyordu şimdi ne oldu oğlum?
İki dedesi birbirinin gözlerine baktı.
- Sen orasını bize bırak.
Ardından yataklarına gidip güzel bir uykuya daldılar.
***
Sahur vakti gelmişti. Dedesi usulca yanına gelip parmak uçlarıyla saçını okşadı.
Hemen uyanıp dedesini yanaklarından öptü. Güzel bir abdest
alıp balkondaki konuşmalara yöneldi. Tam herkese selam verecekti ki, gözlerine inanamadı.
İşte bu davulcu. Bir süre hayret içinde davulcuyu seyretti. Ardından bir güzel
yemeklerini yediler. Ve sahan namazını kılıp tekrar uyudular. İçleri kıpır
kıpırdı.
Dedeleri sabah yorucu bir gün olacağını söylemişlerdi.
***
obida
YanıtlaSilTeşekkür ederiz gençler
SilYüreğinize sağlık yavrularım 🥰
YanıtlaSilÇok güzel olmuş kalemine sağlık 😊
YanıtlaSilKalemine yüreğine sağlık çok zarif bir yazı 😊
YanıtlaSilKalemine yüreğine sağlık çok zarif bir yazı 😊
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilTalha gönlüne yüreğine sağlık. Çok güzel kaleme almışın. Bizler şimdi nerde eski Ramazanlar diyoruz.
YanıtlaSilMaşallah Taha gönlüne sağlık yazıyı çok beğendim. Başarılarının devamını dilerim.
YanıtlaSilElinize yüreğinize sağlık. Çalışmalarınızın devamını bekliyoruz
YanıtlaSileskileri aratmayacak Ramazanlar yaşamak duasıyla, emeğinize sağlık olsun 🌸
YanıtlaSilÇok güzel maşallah talhacım
YanıtlaSilÇok başarili bir yazı olmuş Talha. Maaşallah.
YanıtlaSil